26 Ekim 2007 Cuma

çatlağı saklamak

kırık kanatlarını aşağı sarkıtıp
solgun yanaklarının kanlanmasını bekledin
uçmaya çalıştın kendi gölgenin üstünde
irtifa kaybettin,göğe erdin.

hayat devam ediyor mu yoksa
bir ihtiyaç molası mı bu boğulduğun deniz?
buldun mu aradığın mutsuzluğu,
acı çekerek bulamazsın şefkati gördün mü?

şimdi her şey sığ ve yüzeysel
sözde buldun gerçeği
anladın ki inandıkların birer masal
boya döküldü çatlak göründü.

ilaç

namluyu şakağına daya tetiği çek günü bitir
ses yok görüntü yok ilüzyon yok
kan revan hayaller geçidi
alışkanlıklara dönmüş günlük tükeniş
gittikçe daha erken daha fazla
ihtiyacın tahammülsüzlüğe
yoksul gecelerde yanındaki yabancıyla
vedalaşmadan ayrılırken biliyorsun onu bulamadığını
ve neye ihtiyacın olduğunu
sıkılmışsın ayakta salınmaktan
iğneyi batır derin nefes al ilacı boşalt
saliselerde sonsuzluğa ulaş
ses yok görüntü yok ilüzyon yok
kendinden uzaklaş..

21 Ekim 2007 Pazar

cenazede methiye

geberircesine yeni bir şarkı tuttursan
tozu dumana katıp toprağı bağırsaklarına doldursan
hastalıklı ruhunu ateşlere versen kurtulsan gitsen
bırakıp gitsen siktirip gitsen mesela oradan-her nerdeyse beynin
yaşlı amcalar için göz yaşı döksen 80 yaşında öldüler diye
dikili bir ağaç bırakamadan göçüveren bir zavallı deseler senin için
her şeyi kaybederdi parasını kaybederdi kendini kaybederdi
ölümünde de methiyeler değil küfürler dizildi.

tanrı

ruhunu kaybettiğinde dibe dalabileceğin bir deniz yarattım
kendinde kaybolduğunda sığınabileceğin bir orman yarattım
aradığını bulamadığında yeri dolmayan boşluğu yarattım
yalnız kaldığında içinde kaybolacağın bir bahçe yarattım
inançsız kaldığında seni kollayacak bir tanrı yarattım
ben cennetlerin en çirkinini yaratıp attım