Evde kedim Fırfır’ın ölüsünü bulduğum gibi bu cehennemden çıkma Ağustos gününde kendimi dışarı atıyorum. Sıcaktan nevrim dönmüş.Bir şeyler içmem,serinlemem gerekiyor.Tekel’in birine dalıyorum.İçerde yaşlı bir kadın.Britanya’dan fırlayıp Ataşehir’e gelmiş adeta.
“Hava çok fena di mi evladım”diyor.
“Aynen,teyze”diyorum.”bi ice tea versene?””Şeftalili olsun” diye ekliyorum.
Ice Tea kutusunu uzatıyor.İnceliyorum.”Tamamdır,alıyorum” diyorum.
“Ver şu kutuyu”diye çıkışıyor ters ters.
“Anlayamadım”gerçekten anlayamadım açıklayamıycam bunu.
“Ice Tea’yi almıyacağını ikimiz de gayet iyi biliyoruz”.”buradan doğruca çıkacaksın,dünyayı turlamak için bir tekneye atlicaksın,sonra ıssız bir adaya düşüp,3 sene boyunca her gün bi düğmeye basıp dünyayı kurtarıcaksın.Ve bunları yapmazsan herkes ölücek” diyor kadın.
“Şaka yapıyor olmalısın.”diyorum.
Ardından beni kandırdığını söylüyor ama şu anda dükkanın önünden geçen kadınla beraber olmazsam gerçekten herkesin ölüceğini söylüyor.Bahsettiği kadın sarışın,benden uzun ve iş kıyafetlerinin içinde taş gibi duruyor.
Tabii ki ona inanmıyorum.”Yaşlı bunak”diye söyleniyorum.
“Şurdaki adama bak” diyerek karşıdan karşıya geçen bi adamı gösteriyor ve bir saniye sonra çat.Adam,belediyenin kapatmayı unuttuğu bir rögar deliğine düşüyor.
“Şimdi bana inandın mı?”diyor gizemli teyze.”Tabii ki hayır” diyorum teyzenin gösterdiği kadının peşinden giderken.
Kadının girdiği bara giriyorum ben de.Önce bir içki ısmarlamayı öneriyorum,muhabbetimiz koyulaşınca yemeğe davet ediyorum.O ise içki üstüne kokoreç yemeye bayıldığını söyleyince beraber Koko Musti’ye gitmemizi öneriyorum.
Kokoreçlerimizi yedikten sonra onu evine bırakıyorum,ve beni kahveye davet ediyor.Dünyayı kurtardığım bir gün daha..
Doktor Muharrem bu anlattıklarımı tepki vermeden dinlerken başını aşağı yukarı sallayıp durdu.Sonra yanıma gelerek “Nuri” dedi.”Sana kötü bi haberim var.Aslında bakkaldaki yaşlı teyze gerçek değil.Bak,sen bakkaldayken çekilmiş bir fotoğraf.İçerde kimse yok.”
Gerçekten de bomboş dükkanda gidip dolaptan Ice Tea alırkenki bir fotoğrafım bu.”Ama”diyorum.”O teyze bana Ayşe’yi gösterdi.Teyze gerçek değilse ben nasıl Ayşe’yi fark edip peşinden gidip 1 senedir kimseyle beraber olmadığım halde şak diye onu yatağa attım?”.Doktor Muharrem kafasını sağa sola sallayıp duruyor.”Hayır Nuri” diyor.”Ayşe de senin hayal ürünün.O gerçek değil” diyor.Koko Musti’de tek başıma kokoreç yerken çekilmiş fotoğrafımı sallandırıyor.”Yoo” diyorum.”Bu gerçek değil,fotoşop”.Sağ alttaki tarihi görünce beynimden vuruluyorum.O geceyi gösteriyor.
“Peki” diye başlıyorum ama devamını getirmekte biraz zorlanıcam.”Ayşe gerçek değilse,o gece kimle beraberdim?”
“Sana bunu söylemek zorunda kalmıyacağımı umuyodum”diyor Doktor Muharrem.”Ama hastalığın çok ilerlemiş durumda,o yüzden bunu görmeden bana inanmazsın” diyor.Sıradaki,o gece Ayşe’nin evinde çekilmiş bir fotoğraf.Ama Ayşe yok.Ben ve sevimli kedim Fırfır pek samimi bir şekildeyiz..
6 Mart 2010 Cumartesi
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)