Şaibe kelimesinin tarif etmekte zayıf kaldığı bir ortamdan Fenerbahçe’nin kucağından şampiyonluk kupasını almak her babayiğidin harcı değil.Öncelikle bu yüzden Bursaspor’u kutlarım.
Ayrıca Anadolu takımlarının şiddetle ihtiyaç duyduğu özgüven ve özsaygıyı onlara armağan etmek gibi önemli bir iş daha başardılar bu şampiyonlukla.
Ancak oluşan bu tabloda(Bursaspor’un şampiyonluğu da kuşkusuz net bir devrim ) başka bir noktanın,başka bir devrimin Türk Futbolu’nun geleceği açısından dönüm noktası olduğu fikrindeyim.
Her taraftardan azgın bir müşteri,her kupadan tek şampiyon(o da kendisi-her ne şekilde olursa olsun-) yaratmaya dayalı Aziz Yıldırım tipi başkanlığın,”Feneğbahçe Cumhuğiyeti” saçmalığının,medyadan yönetime tüm futbola egemen olan sarı-lacivert diktanın,Real Madridleşme çabasının,kraldan çok kralcılığın belki de sonu olacak bir şampiyonluk bu.Bu şampiyonluğun gerçekten büyük bir anlam kazanması ve sıklıkla dile getirildiği gibi devrimsel bir özellik taşıyabilmesi için;Bursa’nın diğer Anadolu kulüplerine iyi örnek olması gibi,Fenerbahçe’nin bugünkü vaziyetinin de diğer büyüklere,özellikle göz boyamaya dayalı saçma sapan transferleriyle gün geçtikçe batan Beşiktaş’a(ve onun Aziz Yıldırım hayranı başkanına) kötü örnek olması gerekmektedir.
4 yılda 2. kez bu büyük şoku yaşayan Fenerbahçe’nin girdiği bu depresyondan çıkması kolay olmayacak ve bazı taşlar yerinden oynayacak.Umarım ki bu bunalım hali futbolumuzdaki medyatik ve endüstriyel çılgınlığın sonu olacak.Zaten bu çirkin oligarşi sona erdiği an Bursaların,Trabzonların,Gazianteplerin şampiyonluğu da sıradan bir durum haline gelecektir.
17 Mayıs 2010 Pazartesi
1 Mayıs 2010 Cumartesi
1 mayıs!
"Tarihi sadece polislerle okumak mümkün. Tarihin kapısını her zaman polisler tutmuştur.
1977 yılının 1 Mayıs’ında, bilinmezler-bilinip de dile getirilemeyenler-dile
getirilse de gerçekliğin resmi yorumuna asla sızamayacak olanlar listesinde
sağlam bir yeri olan üniformalı-üniformasız suikast timlerinin becerdikleri de Taksim Meydanı’nı işçilere-emekçilere mümkünse sonsuza dek kapatmayı hedeflemiş bir komploydu. "
*Yıldırım Türker'in Radikal Gazetesi'ndeki 1 mayıs 2010 tarihli yazısından alıntıdır.
http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalYazarYazisi&ArticleID=994451&Yazar=YILDIRIM+T%C3%9CRKER&Date=01.05.2010&CategoryID=97&utm_source=feedburner&utm_medium=feed&utm_campaign=Feed%3A+YildirimTurker+%28Y%C4%B1ld%C4%B1r%C4%B1m+T%C3%BCrker+Radikal+Yaz%C4%B1lar%C4%B1%29&utm_content=Twitter
1977 yılının 1 Mayıs’ında, bilinmezler-bilinip de dile getirilemeyenler-dile
getirilse de gerçekliğin resmi yorumuna asla sızamayacak olanlar listesinde
sağlam bir yeri olan üniformalı-üniformasız suikast timlerinin becerdikleri de Taksim Meydanı’nı işçilere-emekçilere mümkünse sonsuza dek kapatmayı hedeflemiş bir komploydu. "
*Yıldırım Türker'in Radikal Gazetesi'ndeki 1 mayıs 2010 tarihli yazısından alıntıdır.
http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalYazarYazisi&ArticleID=994451&Yazar=YILDIRIM+T%C3%9CRKER&Date=01.05.2010&CategoryID=97&utm_source=feedburner&utm_medium=feed&utm_campaign=Feed%3A+YildirimTurker+%28Y%C4%B1ld%C4%B1r%C4%B1m+T%C3%BCrker+Radikal+Yaz%C4%B1lar%C4%B1%29&utm_content=Twitter
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)