Beni en çok, ilk saniyesinden adamın amına koyacak kalibrede
olduğunu belli eden şarkılar korkutur. Şarkıyı ilk duyuşta, kafamda bambaşka
melodiler uçuşur. Henüz yazılmamış en iyi şarkıyı duyarım.. Besteci de az biraz benim
kafadaysa, ilk anda sezdirdiği şeyi yapabilip güzelim melodinin içine etmemişse
eğer, bittiğim andır. Saçma sapan, gereksiz gibi görmeye çalışıp bastırdığım,
yaşamadığım, kaçtığım, inanmadığım zayıf duygusallığım, aşil tendonum, o üç dört dakikada ortaya çıkar. Birkaç saat
oralarda takılır. Sonra da kaybolup gider. İstemem onu. Varlığı, yerleşikliği
beni ne hale getirir bilmem. Korkarım. Böyle daha iyi. Kolay ve güvenli.
Yokluğunda, yaşadığım hayattan memnun değilim ama sahibi olamayacağım bir şeyi istediğimi
ne kadar unutursam, o kadar iyi. Varsın mutsuzlukta yeşeren romanları,
şiirleri, oyunları, şarkıları yazamayayım. Düşündüğümü unutayım.
Hissettiğimi duymayayım.
Beklentileri sıfırla. Soyutu unut, somuta odaklan. Yuvarlanıp yaşamana bak. Bence gayet adil.