18 Mart 2013 Pazartesi

Yazılmamış



Beni en çok, ilk saniyesinden adamın amına koyacak kalibrede olduğunu belli eden şarkılar korkutur. Şarkıyı ilk duyuşta, kafamda bambaşka melodiler uçuşur. Henüz yazılmamış en iyi şarkıyı duyarım.. Besteci de az biraz benim kafadaysa, ilk anda sezdirdiği şeyi yapabilip güzelim melodinin içine etmemişse eğer, bittiğim andır. Saçma sapan, gereksiz gibi görmeye çalışıp bastırdığım, yaşamadığım, kaçtığım, inanmadığım zayıf duygusallığım, aşil tendonum,  o üç dört dakikada ortaya çıkar. Birkaç saat oralarda takılır. Sonra da kaybolup gider. İstemem onu. Varlığı, yerleşikliği beni ne hale getirir bilmem. Korkarım. Böyle daha iyi. Kolay ve güvenli.

Yokluğunda, yaşadığım hayattan memnun değilim ama sahibi olamayacağım bir şeyi istediğimi ne kadar unutursam, o kadar iyi. Varsın mutsuzlukta yeşeren romanları, şiirleri, oyunları, şarkıları yazamayayım. Düşündüğümü unutayım. Hissettiğimi duymayayım. 

Beklentileri sıfırla. Soyutu unut, somuta odaklan. Yuvarlanıp yaşamana bak. Bence gayet adil.





Hiç yorum yok: